29 Temmuz 2009 Çarşamba

Drag Me To Hell


It's Murder! ile başlayan Sam Raimi Bruce Campbell işbirliği bilindiği üzere Within the Woods ve elbette en büyük işbirlikleri olan, 1981 yılının Cannes film festivali yılın korku filmi ödülü sahibi Şeytanın Ölüsü, The Evil Dead ile devam etmişti. Sam Raimi hiçbir zaman gerçek bir gerilim veya korku filmi yönetmeni olmadı. Raimi her zaman bu türlere eğlenceli yaklaşarak Sam Raimi olmayı başardı. The Evil Dead zaten saf korku klasiği değil türün alt örneklerinden biri oldu. Drag Me To Hell ise The Descent'ten sonra izlemiş olduğum en kaliteli gerilim korku karışımı film oldu. The Descent'in klostrofobik havası ve Yüzüklerin Efendisi'nden çıkma yaratıkları filmi gerçek bir klasik yaparken daha sonra birkaç kaliteli yapım bu türü destekler oldu.

Drag Me To Hell ve önemli karakteri Slyvia Ganush Martın Scorsese'nin 2002 tarihli Gangs Of New York filminin unutulmaz karakteri ile aynı gözlere sahip:)) Bill The Butcher Cutting'de farklı bir gözle ( bu gözü en büyük rakibine göndermişti ) yer almıştı. Slyvia Ganush karakteri filmin en izlenilesi karakteri olarak adeta lokomotif görevi görüyor ve ani çıkışlarıyla izleyenlerini korkutarak büyülüyor. Slyvia Ganush'un Christine Brown'dan evini kurtarmak istemesi ve yardıma ihtiyacı olduğunu aktarması oyunculuk bazında beni ürpertti. Tam aksine bayan Brown'un son derece kötü oyunculukla canlandırılması Alison Lohman seçiminin yanlış olduğunu göstermiş oluyor. Bu ikilinin tek taraflı zevk vermesi filmi zayıf başlatırken Bayan Ganush'un tehtidleri ile film başlıyor ve otoparktaki sahne ile tempo yükseltmesi tam Raimi tarzında işliyor. Bayan Brown'un falcı ile görüşmesi ve falcının söyledikleri filmin merak hissini yükseltiyor ve evdeki olaylar bu sefer tekrar falcıya gidilecekmi? gidilirse bu sefer neler söylenecek düşüncesini ister istemez hissetmemize neden oluyor. Bundan sonraki sahneler Raimi'nin gayet yerinde ve mantıklı ilerlemesi ile devam ediyor ve özellikle eski tarz mezarlık sahnesi ve bayan Gannush'un görünümü ile devleşiyor.

2007 tarihli Dead Silence gibi sinsi bir havası olan bu film bana 1980'lerin beta zamanlarındaki klasik gerilim korku filmlerini anımsattı. Elbette profesyonel bir film ve dehşet verici müziklerin yer aldığı harika sitesiyle çok ses getirecek ve 7.8'lik imdb puanını hakeden bir yapım. Filmin orjinal sitesindeki müzikler bana büyük İspanyol yönetmen Amando De Ossorio'nun unutulmaz dörtlemesinin büyük filmi La Noche Del Terror Ciego'yu anımsattı. Filmi çok beğenmeme rağmen en zayıf halkasının rahatlıkla tahmin ettiğim final sahnesi olduğunu üzülerek söylemeliyim. Sam Raimi ilk defa saf tarzda bir tür çekerek adeta diğer gerilim korku filmleri yönetmenlerine gönderme yapmayı ihmal etmiyor. Final sahnesinin zayıflığı filmin daha yüksek başarı elde etmesini engelleyebilir olmasına rağmen The Descent'ten sonra izlediğim en iyisi diyebilitim. Dead Silence'yide tavsiye ederim. Dead Silence'nin yönetmeni unutulmaz testere serisinin ilk ve en başarılı yapımının yönetmeni James Wan.

1 yorum:

  1. bu filmi izlemek bitürlü nasip olmadı bikaç yerde buldum linkleri sorunlu çıktı sonra uğraşmadım fakat izlicem

    YanıtlaSil