12 Eylül 2012 Çarşamba

Hayao Miyazaki

Anime sever misiniz? Eğer cevabınız evet ise sanırım Miyazaki ismini duymamış olamazsınız. Miyazaki anime sanatının beyaz perde veya ekran kısmında bu işin ordinaryüsüdür. Bu sadece benim şahsi fikrim olması dışında genel itibariyle böyle kabul görür. Bir usta düşünün ki, yapmış olduğu işlerde hep başarılı olsun ve sayısız kahraman ve çok enteresan karakterler ortaya çıkarsın. yaklaşık 50 yıldır manga ve anime dünyasında bizlere muhteşem güzellikler armağan eden usta isim en nihayetinde bizde Ruhların Kaçışı yani Spirited Away-Sen To Chihiro No Kamikakushi adlı enfes yapıtıyla 2002 yılında oscar heykelciğini kucaklamıştı. Rüzgarlı Vadi adlı eseriyle bilim kurgu tadını anime severlere başarılı bir şekilde hissettiren Miyazaki bu yapıtıyla oldukça beğeni toplar. Gökteki Kale ile fantastik dünyanın kapılarını sonuna kadar aralayan üstat bu eserinden sonra benim en çok sevdiğim yapıtı olan Komşum Totoro'yu bizlere armağan eder. Komşum Totoro hem muhteşem müzikleri hem inanılmaz Mei adlı minik karakteri ve kendisine sesiyle hayat veren sanatçının katkısıyla hafızalardan silinmeyecek bir karakterin ortaya çıkması sağlanır. Komşum Totoro'yu özel bir başlık içinde ele alacağımı buradan bildirmek isterim.

Totoro'nun sımsıcak ve büyülü hikayesinden sonra Küçük Cadı Kiki ile adeta sen neymişsin usta dedirtir. Kiki hem güzel çizimleri hem başarılı müzik ve hikayesiyle yine çok başarılı bir Miyazaki eseri olarak yerini alır. Bu hikayeden sonra benim en az sevdiğim fakat yine çok başarılı olan ve 2. hikayesi sunulacak olan Porco Rosso-Kırmızı Kanatlar ortaya çıkar. Bu yapım yine çok beğenilir ve bu sefer baş karakter Miyazaki'nin alışageldik kız çocuk karakterlerinin dışında bu defa bir domuzdur. Bu animelerin konuları hakkında bir şeyler yazmıyorum çünkü her biri ayrı başlık altında incelenmesi gereken yapımlar. Prenses Mononoke Porco Rosso sonrası beni benden alan aman Allah'ım bu nasıl bir hikaye dedirten olağanüstü bir yapımdır. Bir insanın elinden çıkması zor görünen hikaye ve çizimleri ile Miyazaki usta acaba başka evrenlerden gelme birimi dedirtmiştir bana. Alın izleyin derim başkada bir şey söyleyemem.

Miyazaki artık iyice tanınmaya başlamasına rağmen Amerika'da pek tanınmıyor ve maalesef bu çok değerli yapımları genel itibariyle Amerikan vatandaşları bilmiyorlardı. Fakat Mononoke sonrası öyle doğaüstü bir yapım geldi ki insana artık bu kadarı fazla dedirten bir cinsten.

Ruhların Kaçışı: Bu 2001 yapımı anime için ben ne dersem boş gelir. Gerek insanı derin hüzne boğan hikayesi, gerek akla hayale gelmeyecek karakterleri, gerek sürükleyici konu ve diliyle sanırım bir animenin gelmiş gelebileceği en üst nokta olsa gerek. Mononoke'den sonra en sevdiğim Miyazaki işi fakat kabul etmeliyim ki bu çok farklı birseydi. Bu yapıtıyla hem oskar'ı alan ve Amerikan vatandaşları tarafından da tanınan Miyazaki artık bir efsane mertebesindedir. Peki bundan sonra ne olacaktı? Bundan sonra tam 3 yıllık bir bekleyişin ardından benim yine çokkkkk beğendiğimHowl'un Yürüyen Şatosu beğenilere sunuldu. Yine harika yine büyülü hikaye ve karakterler fakat bu defa daha güzel çizimler gördük bu eserle. Alın izleyin diyeceğim bir başka anime seridir Yürüyen Şato.

Bundan sonra Küçük Denizkızı Ponyo adlı diğer yapımlara göre daha basit görünse de yine sımsıcak ve insanı insan yapan güzel bir hikaye ile önünde saygıyla eğildiğim bir insandır Miyazaki. Şimdi Porco Rosso'nun devamını çekiyormuş. Merakla bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder