18 Eylül 2016 Pazar

Sinema ve Boks Birlikteliği

boks ah boks özellikle ağır olanı heavyweight dediğimiz. boks spor dalları arasında en dikkat çeken ve getirisi en çok olan dallardan biridir. Bu dal tarihte müthiş isimleri ortaya çıkartmış ve kendine tarihine kazımıştır. Muhammed Ali boksu seven sevmeyen birçok insanın duyduğu bir isim keza mike tyson. Ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti ise bu spor dalına genelde uzak olmakla beraber yinede izleyeni sadık bir izleyici kitlesi vardır. Peki bizler boksu sadece tv ekranlarında veya ring kenarlarında mı görüyoruz ne dersiniz? bu ne demek şimdi diyenleriniz olmuştur  buradan duyar oldum sizleri:) boks bu kadar dikkatleri üzerine çekmişken pek tabii sadece salonlara mahkum kalmamalıydı. Sinema sektörü dediğimiz beyaz perde yani büyülü cam her zaman boks sporuna göz kırpmış ve beraber çok işler yapmışlardır. Bu yazımda sizlere bu örnekleri sunmaya çalışacağım.

Raging Bull: 1980 yapımı bir efsane. Martin Scorsese Dünya sinema tarihinin en büyük yönetmenlerinden biri kabul edilir ve tüm zamanların en iyi aktörlerinden Robert De Niro ile birlikte çok başarılı işlere imza atmışlardır. Bu ikili bir araya geliyor ve bir boks filmi yapma kararı alıyorlar. Film efsane boksör Jake La Motta'nın inişli çıkışlı öyküsü üzerine kurgulanmıştır. Film o kadar gerçekçidir ki role tam uyum sağlayan De Niro Joe Pesci'nin kaburgasını kırmıştır. Film için De Niro çok uzun zaman boks dersleri alıp aynı zamanda özel çalışmalarla fit bir vücuda kavuşup aynı zamanda bir rivayete göre 2-3 boks maçına çıkmıştır. Tabii bu konu ne kadar gerçek bilemiyoruz bu söylentiler  açıklığa kavuşmadı. Film çok büyük bir başarı elde eder ve 2 Oscar kazanır bu Oscarlar arasında De Niro'nun en iyi erkek oyuncu ödülüde bulunur. De Niro bu film için fit bir vücuda kavuştuğu gibi daha sonra tüm o çalışmaları bozup kilo alacaktır zira La Motta son zamanlarda aşırı kiloludur ve bu durum aktörün Oscar almasında önemli rol oynamıştır. Raging Bull Empire dergisine göre tüm zamanların en iyi 11. filmi kabul edilir.


Rocky: Sanıyorum boks temalı filmler arasında en çok sevilen ve birçok özelliğiyle öne çıkan film budur. Slyvester Stallone elinde bir senaryoyla yapımcıların kapısını çalar fakat hayal kırıklığına uğrar. Yapımcılar bu senaryonun işe yaramayacağını söyler oysa Stallone senaryosunun çok beğenileceğinden emindir. Nihayet Mgm ile anlaşma sağlanır. Stallone'nin bir şartı vardır başrolde kendisi oynayacaktır ve bu durumu kabul ettirmesi çok zor olmuştur fakat başarmıştır. Rocky sinemalarda gösterimine başladığında sinema eleştirmenleri bir sinema klasiğinin geldiğini fark etmişlerdir. Rocky Balboa adlı İtalyan kökenli bir Amerika'lı amatör boksörün ağır sıklet Dünya boks şampiyonu Apollo Creed'in karşısına çıkması konu edilinir. Balboa mafya için haraç toplayan ve amatör boks maçlarına çıkıp para kazanan fakat aynı zamanda bir hayvan ürünleri satan dükkanda çalışan Adrian'a aşık duyguları samimi bir gençtir. Filmde Rocky ve Adrian arasındaki bu yoğun duygu içeren sahneler arka fondaki hafif esintili müziğinde etkisiyle izleyicilerin çok hoşuna gitmiş ve filmin başarısına büyük katkısı olmuştur. Tabii Adrian'ın deli dolu abisi Paulie ise unutulmayacak bir karakter olarak bu filmde belleklere kazınmıştır. Apollo'dan teklif aldığına inanamayan Balboa'nın müsabakaya hazırlanışı ise filmi efsane yapan kısımlardan biridir. kesimhanedeki etlere vura vura çalışan Balboa aynı zamanda koşu çalışmalarında finali Philadelphia Müzesinde yapar. Bu koşu esnasında arka fonda ise unutulmaz besteci Bill Conti'nin Gonna Fly Now adlı unutulmaz şaheseri çalar. Bu eser filmle adeta bütünleşir ve ufaktan büyüğe her kesimin marşı haline gelir. Rocky film olarak öyle büyük başarılar kazanır ki gerek saf masum bir insan karakterini içermesi gerekse duyguyu iliklere kadar hissettiren bir aşka sahip olması ve enfes müzikleri ile Oscar heykeline göz kırpar. Film en iyi film ve yönetmen ödüllerini kucaklar. Rocky'in müziklerini 2000'li yıllarda birçok spor salonunda hatta profesyonel boks maçlarında bile duyabilir siniz. Boks tarihinin mihenk taşıdır.

Million Dollar Baby: 2004 yapımı Clint Eastwood imzalı bir film. Frankie Dunn bir boks antrenörüdür ve tanınan simalardandır fakat bir gün kendisine bir teklif gelir. Bu teklif kadın boksör Maggie'yi çalıştırması yönündedir. Prensipleri olan Frankie bu teklifi kabul eder ve ilginç bir birliktelik ortaya çıkar. Özellikle final sahnesi ile adından çok söz ettiren yapımda Maggie'nin finalde karşılaştığı kadın boksör ise profesyonel kadın boksör Lucie Rijker'den başkası değildi. Film en iyi film, kadın oyuncu ve yardımcı erkek oyuncu dahil 4 adet Oscar kazanarak büyük başarı sağladı.

Cinderella Man: Külkedisi Adam lakaplı efsane boksör James J. Braddock'un gerçek hayat hikayesinin işlendiği bir yapım. Braddock İrlanda kökenli Amerikalı bir boksör ve Amerika'nın meşhur büyük buhranında ailesiyle birlikte sefalet içinde yaşamını sürdürür. Amatör olarak boks maçlarına çıkar ve galibiyetler alır ve tanınan bir isim haline gelir fakat büyük buhran şiddetini arttırmıştır ve Braddock bu süre zarfında başarı grafiği düşmüş ve adı hatırlanmaz bir boksör konumundadır artık fakat dönemin en gözde boksörlerinden Corn Griffin'in rakibinin sakatlanması neticesinde griffi'nin rakibi olur ve bu karşılaşmayı 3. rauntta nakavtla kazanan Braddock adeta eski günlerine dönüş yapar ve basamakları teker teker sıçrayarak dönemin ağır sıklet şampiyonu Max Baer'in karşısına çıkar ve rakibini sayıyla mağlup ederek bu sefalet hayattan bambaşka bir Dünyaya sıçrar. Cinderella Man etkileyici bir hikayenin filmidir ve 3 dalda Oscar adayı olmuştur.

The Fighter: Bir boksör düşünün hayatı zorluklarla geçmiş ve bu zorluklara rağmen  etkileyici bir boksör olarak zirveye çıkıyor. Bu boksör Dicky Ecklund. Ecklund zamanla yeteneğini boşa harcar ve iyice gözden düşer ve artık sorunlu bunalımlı zamanlar yaşanmaya başlar. Dicky'nin kendisi gibi boksör olan kardeşi Mickey ise çıktığı maçları ardı ardına kaybetmektedir bir geleceği yoktur fakat Dünya şampiyonasına katılır ve bir şans yakalar ailesiyle bağlarını koparmış olan Mickey ve abisi Dicky'nin yolları yeniden kesişir. 2 adet Oscar ödülü kazanan film Amerikan aile yapısı ve toplumsal olayları çok güzel irdeleyerek izleyicilerin beğenisini kazanır. Verdiği mesajlar ilede olumlu tepkiler alan film Amerikan sinema tarihinin gerçekçi filmlerinden biri kabul edilir.

Ali: Tüm zamanların en iyi ağır sıklet boksörü kabul edilen ve boksu tüm Dünya'ya tanıtan Muhammed Ali'nin hikayesinin anlatıldığı ve başrolünde eski rap şarkıcısı Will Smith'in yer aldığı bir film. Smith bu film için uzun süreli bir hazırlık dönemi geçirmiş ve bu disiplinli çalışmasının neticesinde Oscar adaylığı kazanmıştır. Filmin yönetmen koltuğunda ise Robert De Niro ve Al Pacino gibi 2 dev ismin beraber yer aldığı Heat adlı filmin yönetmeni Michael Mann oturmaktadır. Film bazı eleştiriler alsada genel olarak beğenilen bir film olmuştur.

The Boxer: 1997 tarihli bu film İrlandalı yönetmen Jim Sheridan ve son yılların en başarılı aktörü Daniel Day Lewis'in Sol Ayağım ve Babam İçin adlı filmlerden sonra beraber çalıştıkları 3. film olmuştur. Danny Flynn eski bir ıra üyesi olan boksördür fakat işlemiş olduğu suçlardan 14 yıl hapis yatmıştır. Hapis hayatı bittikten sonra bir boks salonu açıp insanların boks sayesinde birçok şeyi başaracağına inanmaktadır. Eski üyesi olduğu Ira ise çok katı ve barış karşıtı bir yapılanmanın içinde bulunan bir grubu içinde büyütmektedir. Bu grup Flynn'a hayatı zehir etmektedir ve tek çaresi tekrar bu örgüte katılmaktır. Film Daniel Day Lewis'in başarılı oyunculuğu ve temposuyla çok beğenilmiş ve bunun neticesinde en iyi film, yönetmen ve erkek oyuncu dallarında Golden Globe adaylığı kazanmıştır.

The Champ: Frances Marion'un aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan film eskilerin şampiyon boksörü Billy'in eski günlerinden uzak ve uyuşturucu batağına saplantılı hayatıyla başlıyor. Billy bir zamanlar büyük bir şampiyon olmasına rağmen içki ve uyuşturucu bataklığına saplanmış ve oğluna bakamaz duruma gelmiştir. Billy sefalet içindeki yaşamına devam ederken bu durumu fırsat bilen eski karısı oğlunun velayetini almak için girişimlere başlar ve Billy oğlunu kaybetmemek için tekrar ringlere döner. Türkiye'de orijinal adından sapmadan Şampiyon adıyla sinemalarda gösterilen film
büyük bir hayran kitlesi kazanır. Hem çok beğenilen bir roman uyarlaması olması hemde romanın dramatik unsurlarını başarılı bir şekilde ön plana çıkartmasıyla büyük başarılar elde eder ve John Voight bir süper star durumuna gelir. Filmin yönetmeni Franco Zeffirelli ise bu filmdeki başarısıyla gelmiş geçmiş en başarılı İsa uyarlaması olan Jesus Of Nazereth'i yönetmek için artık 1. sıradadır.

The Hurricane: Bu film bir zamanların efsane aktivist boksörü Rubin Carter'in hapiste geçirdiği yaklaşık 20 yılı konu edinmektedir. Rubin Carter 3 kişiyi öldürdüğü iddia edilerek cezaevine gönderilir ve burada suçsuz olduğunu ispatlamaya çalışır ve en sonunda efsane şarkıcı Bob Dylan'ın başını çektiği bir halk hareketi sonrası tekrar yargılanma hakkını elde eder ve suçsuz bulunduğu anlaşılır. Burada önemli bir not geçelim. Muhammed Ali Rubin Carter'i kendisine örnek almıştır ve Rubin Carter ring dışında orta sıklet Dünya şampiyonu unvanına layık görülen tek kişidir.  Denzel Washington bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanmıştır.

Southpaw: 2015 yapımı film yine bir yükseliş, çöküş ve tekrar yükseliş öyküsüdür. Eşini kaybeden bir boksörün anlatıldığı filmde Billy Hope eşinin vefatından sonra parasal ve ruhsal çöküntüler yaşar ve kızını kaybetme noktasına gelir. Kızı kendisinin her şeyi olan Hope bu durumu atlatmak için tekrar boks çalışmalarına başlar. Film gerçekçi sahneleri ile beğeni kazanmış ve tatminkar bir İmdb puanına sahip olmuştur.

Rocky 2: 1976 tarihli ilk Rocky filmi o kadar çok beğenildiki devam filminin yapılması için yapımcı şirketin önünde büyük çaplı gösteriler yapılmıştır. Bu gösteriler nihayetinde zaten devam filmi çekmek isteyen yapımcıları hızlandırmış ve böylelikle Slyvester Stallone senaryoyu hazırlayarak film çekimlerine başlanmıştır. Kimilerine göre ilk filmin bir kopyası kabul edilen Rocky 2 Rocky Balboa'nın Apollo Creed ile rövanş karşılaşması merkezinde ilerleyecektir. Balboa ailesi parasal bakımdan rahatlamış ve geleceğe umutla bakmaktadır fakat Apollo Creed kendisine yapılan eleştirilerden bıkmış ve rövanş karşılaşmasına tamam demiştir. Aslında kendisi de böyle istiyordur. Film özellikle Balboa'nın çocuklarla beraber Philadelphia Müzesi'ne koşusu ve arka fonda çalan Gonna Fly Now'la seyircilerin coşkusunu arttırıyor ve hemen hemen ilk filmin başarısını yakalıyordu. Filmle ilgili bir önemli not verelim. Bu film Muhammed Ali'ye özel gösteriliyor ve Ali filmi sevdiğini belirtiyordu. Meraklısı için bu röportaj Türkçe olarak mevcuttur.

Diggstown: 1992 tarihli bu pek bilinmeyen film aslında bir komedi macera filmi ve azda olsa dram unsuru mevcut. Gabriel Caine biraz üç kağıtçı bir tiptir ve yıllara hapis yatmıştır ve en nihayetinde hapisten çıkar ve bir kasabaya gelir. Tanıdığı yaşlı bir boksöre çok güvenir ve kasabanın gençleri ile iddiaya girer. İddia şudur, bu yaşlı boksör kasabanın gençlerinden 20 tanesini nakavtla yenecektir fakat iddiaya girdikleri gençlerden birinin babası kasabada ünü olan kötü biridir.

Rocky 3: ilk 2 filmin büyük başarısı neticesinde yeni Rocky filmi 1979 tarihli 2. filmden 3 yıl sonra 1982 yılında gösterime girer. Bu filmde Balboa'nın zengin bir insan olduğunu ve ailesiyle birlikte rahat bir yaşam sürdüğünü görüyoruz. Balboa Apollo Creed'in ringlere veda etmesinin ardından yeni ağır sıklet Boks şampiyonu olmuştur fakat dikkatleri çeken bir boksör vardır ve adım adım yükseliştedir bu isim nakavtçı kimliğiyle dikkatleri üzerine çeken Clubber Lang'tır. Balboa'nın antrenörü Mickey Lang'ı adım adım takip etmektedir ve Balboa için endişeleri vardır. bu 3. Rocky filminde Balboa'nın antrenörü olan Mickey'i son kez gördüğümüz filmdir ve ayrıca Hulk Hogan'da kısa fakat önemli bir rolde karşımıza çıkmaktadır. Clubber Lang rolünde ise Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı olan Magic Box Star 1'de bol bol izlediğimiz A Takımı adlı diziden hatırlayacağımız Mr T vardır. Bu filmde dikkatleri çeken bir önemli detay ise Slyvester Stallone'nin estetikli halidir. Stallone film çekimlerinden kısa süre önce estetik ameliyatı olmuştur.

Rocky 4: Rocky serisinin belkide en popüler filmi ile karşı karşıyayız. Bu filmde Balboa'nın artık en yakın arkadaşı olan Apollo Creed Rus canavarı İvan Drago tarafından maç esnasında aldığı ağır  yumruklar neticesinde hayatını kaybeder. İvan Drago'nun yumrukları en iyi ağırsıklet boksörlerinin yumruklarından daha serttir adeta bir özel üretim boksördür ve eğer Rocky kendisiyle karşılaşmak istiyorsa bu maç Rusya'da yapılacaktır. Filmde 1980'li yılların efsane grubu Survivor'un Burning Heart adlı şarkısı eşliğinde karlı havada yapılan çalışmalar ve Training Montage adlı şarkı çalarken Rocky'nin doğal ortamda Drago'nun ise modern aletlerle çalışmasını gösteren bölümler unutulmazlar arasına girmiştir. Filmde en can alıcı yerlerden biride Balboa'nın arabasına atlayıp eski günleri düşündüğü ve arka fonda Robert Tepper''in No Easy Way Out adlı şarkısının çaldığı bölümdür. Film çok beğenilir ve iyi bir gişe yakaladığı gibi soundtrack albümüde çok satanlar arasına girmiştir fakat ortada bir gerçek vardır. ilk 2 filmdeki ruh 3 ve 4. filmde yok olmuştur.

Rocky 5: Son 2 Rocky filminde ilk 2 filmdeki kurgu dokusundan uzaklaşan seri gelen tepkiler üzerine Stallone'yi yepyeni ve farklı bir senaryo arayışına iter. 5. Rocky filmini ilk filmin yönetmeni John G Avildsen yönetir ve ilk filmin geçtiği mekanlar film çekim için seçilen yerleri olmuştur. Balboa bu 5. Rocky filminde çöküşe geçmiş ve eski günlerdeki gibi fakir bir yaşam sürmektedir ve günün birinde karşısına kendisini eğitmesi için Tommy Gunn adlı amatör boksörün ısrarları ile karşılaşır ve Adrian'ın tüm olumsuz görüşlerine rağmen Tommy Gunn'ı çalıştırmaya karar verir. Filmde Tommy Gunn rolünde dönemin Wbo ağır sıklet şampiyonu o zamanların en iyi beyaz ağır sıklet boksörü kabul edilen Tommy Morrison oynamaktadır. Tommy Morrison aynı zamanda efsane aktör John Wayne ile akrabadır. Film beklentileri karşılayamaz. Aslında ilk ilk filmin benzeri gibi görünsede filmde birşeyler eksiktir ve bu filmle beraber orijinal Rocky serisi uzun süren bir sessizliğe gömülür.

Yazar Notu: Bu yazıyı hazırlarken önüme birçok kaynak çıktı fakat bu kaynakları değerlendirmeye çalışsaydım bu araştırma yazısını tek parça halinde yayımlayamazdık. Listede yer almayan birçok boks temalı film vardır fakat öne çıkan filmleri değerlendirmeye aldım. Rocky Baboa ve Creed adlı filmleri ise orijinal Rocky serisinin dışında tuttuğum için yazıya dahil etmedim.

1 yorum:

  1. Murat Bey fightclub.com dan verdiğiniz link üzerine bu yazıyı okuma fırsatı buldum, gerçekten üzerinde emek verdiğiniz güzel bir çalışma olmuş kendi adıma aydınlatıcı oldu çok teşekkür ederim, ayrıca fight club.com da yazmamama rağmen siteyi sürekli okur ve yorumları takip ederim belirli bir boks bilgisine ve külütürüne sahip olmamda hepinizin payı oldu, bunun için de hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Gerçekten iyi bir boks otoritesi olduğunuzu düşünüyorum ve size iyi çalışmalar diliyorum.

    YanıtlaSil